Sosyal Medya

Genel

Yeni Bir Kadife Darbe Süreci - 5: Kadife darbeciler Türkiye’deki tüm fay hatlarını kademeli bir şekilde harekete geçirmek istemektedir

19-05-2017 09:01

"Beşinci dönemde Kadife Darbecilerin muhtemel amacı, gayr-i memnunluğun toplumun değişik kesimleri arasında yaygınlaşmasını, kin ve nefretin yol boyu artmasını sağlayarak iki yıl boyunca Türkiye’yi gerilim halinde tutarak huzursuzluğu yaygınlaştırmaktır. Bize göre yukarıdaki iki olay, tesadüfen meydana gelmiş olmayıp, iki yıllık bir stratejide taktik birer hamleden ibarettir. Kadife Darbe’nin beyin takımı, mikro düzeydeki tüm fay hatlarının enerji ile doldurulmasını ve harekete geçirilmesini istemektedir."-Prof. Dr. Burhanettin Can



“Göz odur ki, dağın arkasını göre, 
Akıl odur ki, baÅŸa geleceÄŸi bile.”
 
GiriÅŸ
Şer İttifakı (ABD-İngiltere-İsrail/Siyonizm-AB) tarafından başlatılan Kadife Darbe sürecini, beş büyük döneme ayırmaktayız:
• 1. Dönem: Oslo Görüşmeleri’nin deÅŸifre edilmesinden (Taksim Gezi Parkı olayları dışa yansıyan boyut) -7 Haziran 2015 genel seçimlerine kadar Kadife Darbe dönemi.
 
• 2. Dönem: 7- Haziran 2015’den 1 Kasım 2015 seçimlerine kadar PKK’nın sosyolojik savaÅŸ amaçlı terör dönemi.
 
• 3. Dönem: 1 Kasım 2015 seçimlerinden 15 Temmuz 2016 sosyolojik savaÅŸ amaçlı Askeri Darbe GiriÅŸimi’ne kadar olan terörle savaÅŸ dönemi.
 
• 4. Dönem: 15 Temmuz 2016 sosyolojik savaÅŸ amaçlı Askeri Darbe GiriÅŸimi’nden 16 Nisan 2017 referandumuna kadar Gülen ÅŸantaj ve terör örgütünün tasfiye dönemi.
 
• 5. Dönem: 16 Nisan 2017 referandum yapma kararından 2019 CumhurbaÅŸkanlığı seçimine kadar olacak olan yeni Kadife Darbe dönemi.
 
 15 Temmuz sosyolojik savaÅŸ amaçlı Askeri Darbe GiriÅŸimi’nden sonra toplumun her kesimi, birlik ve beraberlik içerisinde “ya Allah, Bismillah, Allahuekber” nidaları ile bayrak sallayarak darbecilere karşı ÅŸanlı bir direniÅŸ gösterip bütünleÅŸmiÅŸti. Sosyolojik savaÅŸ amaçlı bir darbenin meydana getirdiÄŸi travma, neden olduÄŸu yaralar ve bunalımın ortadan kaldırılması ve toplumsal kaynaÅŸmanın daha da saÄŸlamlaÅŸtırılıp kökleÅŸtirilmesi gerekirken; AKP+MHP ittifakı, 18 maddelik bir anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ile Türkiye’yi referanduma götürmüştür. Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ile ilgili meclis görüşmeleri baÅŸladığı andan itibaren Kadife Darbeci beyin takımına/ Åžer Ä°ttifakı (ABD-Ä°ngiltere-Ä°srail/Siyonizm-AB), yeni bir Kadife Darbe giriÅŸimi için altın bir fırsat sunulmuÅŸtur. 16 Nisan referandum sürecinin kötü yönetilmesi sonucunda toplum, neredeyse tam ortadan “birbirine kin ve nefretle bakan iki kampa” bölünmüştür. Geçen yazıda referandum sürecinde kullanılan kötü dilin, referandum sonuçları üzerindeki muhtemel etkileri analiz edilmiÅŸtir. 
 
Kadife darbelerde en önemli unsurlardan biri, (sürecin ister mahiyetini bilsin isterse bilmesin fark etmez) gayr-i memnun kitlelerin ittifakının saÄŸlanmasıdır. 5. Dönemle ilgili en dikkat çekici husus, referandum sürecinde çok farklı inanç sistemine mensup insanlar, muhtevası kötü bir anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸinden ve kullanılan kötü bir dilden dolayı, aynı safta buluÅŸmuÅŸlardır. Kadife Darbeci beyin takımı(geçmiÅŸ yazılara bakılabilir), inanç ve siyasi görüş olarak çok geniÅŸ bir spektrumdan meydana gelen hayır bloÄŸunu (%49), Kadife Darbe için bir fırsat olarak görüp amaçları istikametinde kullanmak istemektedir. Kadife Darbeci beyin takımı, bir taraftan bu hayır bloÄŸu ile dolaylı bir ÅŸekilde, kendileri arka planda kalarak çatı örgüt aracılığıyla ittifak kurmaya çalışırken; diÄŸer taraftan yeni fay hatları oluÅŸturup gayr-i memnun sayısını artırıp, hayır bloÄŸuna katmaya çalışmaktadır. Bunu baÅŸarabilmek için kontrollü gerilim stratejisi uygulamaktadır. 
 
Referandum sürecinde toplumda, evet- hayır kamplaÅŸmasından dolayı meydana gelen kutuplaÅŸma, referandum sonrasında alt kimlik grupları arasında da derinleÅŸtirilip yaygınlaÅŸtırılmak istenmektedir. Kullanılan kötü dilden dolayı art arda meydana gelen aÅŸağıdaki iki olay, önümüzdeki günlerde hangi tuzaklarla karşı karşıya kalabileceÄŸimizin bir göstergesidir. 
 
Burada,  gayr-i memnun sayısını artırmaya dönük iki olay üzerinde durulacak ve kadife darbecilerin muhtemel taktik hamleleri ile ilgili öngörülerde bulunulacaktır.
 
Birinci Olay: “Mavi Marmara Manyakları ve Ä°slâmcılar AKP’den Tasfiye Edilmelidir”
 
Referandum sonrasında bir kiÅŸinin “Mavi Marmara manyakları ve Ä°slâmcılar AKP’den tasfiye edilmelidir” çaÄŸrısı ile Ä°slâmcılık ve AKP-Ä°slâmcılar iliÅŸkisi yaygın bir ÅŸekilde tartışılmaya baÅŸlanmıştır. Bu tartışma, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın, konuya iliÅŸkin sorulan bir soruya, “Biz tekkeye mürit aramıyoruz” cevabı ile yeni bir boyut kazanmış, kendisini Ä°slâmcı kabul edenlerle AKP arasında enerji düzeyi çok net olmayan yeni bir fay hattı meydana gelmiÅŸtir.
 
Elbette ki parti “tekke deÄŸildir”. Bu doÄŸrudur. Ancak soru, CumhurbaÅŸkanı’na “Mavi Marmara manyakları ve Ä°slâmcılar AKP’den tasfiye edilmelidir” söylemiyle baÄŸlantı kurularak sorulmuÅŸtur. CumhurbaÅŸkanı’nın bir kitle partisinde herkes bulunabilir, burası “tekke deÄŸildir” tarzında özü itibarıyla doÄŸru olan cevabı, sorunun baÄŸlamı, amacı ve hedefi göz önüne alındığında, yanlış olmuÅŸtur. CumhurbaÅŸkanı, AKP ile Ä°slâmcılar arasına dolaylı olarak bir mesafe koymuÅŸtur. ErdoÄŸan’ın bu cevabı ile baÅŸlatılan kampanyanın oluÅŸturduÄŸu hava,  “21 Mayıs AKP kongresi ve sonrasında Ä°slâmcı olarak kabul edilenler, partiden ve devletten tasfiye edileceklerdir” kanaatinin oluÅŸmasına sebebiyet vermiÅŸtir. Bu propagandanın dayanağının doÄŸru olup olmadığını zaman gösterecektir. Sonuç ne olursa olsun, Ä°slâmcılarla ilgili kullanılan dilden dolayı kendisini Ä°slâmcı kabul edenler, üzülmüş, hatta kırılmışlardır. Bunun etkisini önümüzdeki günlerde görebileceÄŸiz.
 
Ä°kinci Olay: Mustafa Kemal’in Annesi, Hanımı ve Evlatlığı ile Ä°lgili Ä°ddialar
 
AKP-Ä°slâmcı iliÅŸkisini bir boyutu ile etkileyebilecek ikinci bir olay, 05.05.2017 tarihinde bir TV’de yayımlanan “Derin Tarih” isimli programda, Afet Ä°nan’ın, Mustafa Kemal’in manevi kızı olmadığı, baÅŸka bir ÅŸeyi olduÄŸu ile ilgili bir tartışmadır. Bu programın ardından 7-8 ay kadar önce hazırlanmış olduÄŸu söylenen Mustafa Kemal’in annesi ve hanımı ile ilgili bir video, sosyal medyada/internet ortamında hemen servis edilmiÅŸtir. Söz konusu videoda Mustafa Kemal’in annesi, hanımı ve ÅŸahsı ile ilgili ahlâk boyutunu aÅŸan çok ağır ifadeler kullanılmaktadır. 7-8 ay önce yayınlanan bir video’yu ile ilgili bugüne kadar hiçbir iÅŸlem yapılmamış ve gündeme getirilmemiÅŸtir. Buna karşılık “Derin Tarih” programının ardından video, hemen servis edilmiÅŸ ve büyük bir kampanya baÅŸlatılmıştır. Bu zamanlama, gelecekle ilgili özel bir stratejinin uygulamaya sokulduÄŸunu göstermektedir. 
 
Bu noktada dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri, gerek video ve gerekse Derin Tarih programındaki şahısların, İslâmi bir kimliğe sahip olmaları ve Müslüman camiada tanınmalarıdır. Derin tarih programı ile söz konusu videoyu art arda getirip kampanya açanlar, bu olguyu göz önüne alarak hareket etmişlerdir. Programın yapımcıları, oynanan satranç oyununda piyon olarak kullanılmış olabilirler. Kurulan senaryoda farkına varmadan rol almış da olabilirler. Sonuç değişmemektedir.
 
Olayı farklı boyutlardan ele alıp değerlendirmekte fayda vardır:
 
1-Şer İttifakı, iki yıllık bir gerilim stratejisi çizmiş, işine yarayacak tüm malzemeleri toplamış, yeri ve zamanı geldiğinde çizdikleri stratejide bu malzemeye ve ilgili şahıslara, onlara rağmen(istemedikleri halde), bir rol vermiş olabilir. Genel amaç, gerilimi artırmak, farklı kesimler arasında fay hatları meydana getirmek ya da var olan fay hatlarına enerji yüklemektir.
 
2-15 Temmuz sosyolojik savaÅŸ amaçlı askeri darbe giriÅŸiminde Truva Atı olarak yer almış olan Gülen Hareketi’nin dinî kimliÄŸinden dolayı, toplumda dinî kimliÄŸi öne çıkan insanlara karşı çok ciddi bir güvensizlik meydana gelmiÅŸtir. Mustafa Kemal’in annesi, hanımı ve evlatlığı ile ilgili ileri sürülen ÅŸeyler, Kur’an’ın “çirkin hayâsızlık” olarak nitelendirdiÄŸi ve yaygınlaÅŸmasını asla istemediÄŸi ÅŸeylerdir (24 Nur 19-21). Kaldı ki ölülerin arkasından kötü konuÅŸarak, dirileri üzeceÄŸimiz gerçeÄŸi göz ardı edilmemelidir. Tümü ölmüş olan bu insanların iddia edilen özel yaÅŸantılarının yıllar sonra gündeme getirilmesi, toplumun deÄŸiÅŸik kesimleri tarafından bu nedenle öfke ile karşılanmıştır. Kaldı ki baÅŸkalarının kutsallarına, ahlâk sınırlarını aÅŸan bir dil uzatılması, Allah tarafından yasaklanmıştır:
 
“Allah’tan baÅŸka yalvarıp-yakardıklarına (taptıklarına) sövmeyin; sonra onlar da haddi aÅŸarak bilmeksizin Allah’a söverler...” (6 Enam 108).
 
Mustafa Kemal’in yaptığı devrimleri, icraatları eleÅŸtirmek, tartışmaya açmakla, özel hayatını eleÅŸtirmek ve tartışmaya açmak arasındaki farkı görememek, çok büyük bir hata olmuÅŸtur. Cumhuriyet’in kurucu kadrosunun, kendilerini haklı ve meÅŸru gösterebilmek için Osmanlı’yı karalayarak ret ve inkâr etmeleri, tarihi açıdan yapılan en büyük yanlıştı. Aynı ÅŸekilde bugünkü neslin, Cumhuriyet’in kurucu neslini karalayarak ret ve inkâr etmesi, aynı derecede yanlıştır. Ä°yi ve kötü, baÅŸarılı ve baÅŸarısız yönleri ile hepsi bizim tarihimizdir. Yaptıklarından ders alarak yolumuza devam etmeliyiz. Tarihi, cinsellik düzleminde ele alarak deÄŸerlendirmek, hem bu ülkeye, hem dine ve hem de Müslümanlara zarar verir. Ä°slâmî bir mantık ve anlayışla baÄŸdaÅŸmaz. “MuhteÅŸem Yüzyıl” dizisine yaptığımız eleÅŸtiri, sarayın cinsellik düzleminde, doÄŸru ya da yanlış, ele alınıp deÄŸerlendirilmiÅŸ olmasıydı. Bu olayda da benzer tavrı ortaya koymalı, cinsellik üzerinden üstelik de ölmüş olanlar üzerinden bir söylem ve dil geliÅŸtirilmesine karşı çıkmalıyız. 
Videonun sahibi ve Derin Tarih programında yer alan isimlerin dini kimliklerinden dolayı, tıpkı 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi sonrasında olduğu gibi, tüm İslâmi camiaya dönük bir karalama kampanyasının açıldığına dikkat edilmelidir. Sosyal medya üzerinden açılan bu kampanya, en fazla yeni nesli olumsuz bir şekilde etkileyecek; din ve dindarlarla arasına bir mesafe koymasına sebep olabilecektir.
 
3-Mustafa Kemal üzerinden açılan bu kampanya ile heyecanını kaybetmiş, uyku modunda olan Kemalist-Atatürkçü kesimi ayağa kaldırılmak; Kemalist-Atatürkçü fay hattı enerji ile doldurulup harekete geçirilmek istenmektedir. Bu kampanyanın bir hedefinin de ordu olduğu göz ardı edilmemelidir.
 
4-Bu olayı, yukarıdaki birinci olayla birlikte deÄŸerlendirdiÄŸimizde, AKP tabanında bulunan Atatürkçü ve/veya Balkan göçmeni olan seçmenler, hem AKP’den koparılmak, hem de gayr-i memnunlar ittifakına dâhil edilmek istenmektedir.  
 
5-Bu olay, AKP zamanında vuku bulduÄŸundan dolayı MHP tabanında Atatürk’e özel sevgi besleyen kesimleri, Kadife Darbecilerin gayr-i memnunlar kitlesine dâhil edebilir. 
 
Sonuç: Ä°ki Olay,  Ä°ki Söylem Bir Stratejinin Ãœrünüdür
 
BeÅŸinci dönemde Kadife Darbecilerin muhtemel amacı, gayr-i memnunluÄŸun toplumun deÄŸiÅŸik kesimleri arasında yaygınlaÅŸmasını, kin ve nefretin yol boyu artmasını saÄŸlayarak iki yıl boyunca Türkiye’yi gerilim halinde tutarak huzursuzluÄŸu yaygınlaÅŸtırmaktır. Bize göre yukarıdaki iki olay, tesadüfen meydana gelmiÅŸ olmayıp, iki yıllık bir stratejide taktik birer hamleden ibarettir. Kadife Darbe’nin beyin takımı, mikro düzeydeki tüm fay hatlarının enerji ile doldurulmasını ve harekete geçirilmesini istemektedir.
 
Bu açıdan meseleyi ele aldığımızda, Kadife Darbeciler, devlet mekanizmasının kılcal damarlarına, medyaya/sosyal medyaya, iş dünyasına yerleşmiş, gizli, uyuyan kadroları/hücreleri aracılığıyla pek çok provokatif eylem icra etmek isteyeceklerdir. Muhtemelen sahneleyebilecekleri olayları aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:
 
• Cemaatler arası ihtilafları tefrikaya ve kavgaya dönüştürmek,
 
• Cemaatler ile siyasal iktidarı karşı karşıya getirecek operasyonlar yapmak veya siyası iktidarın böyle bir hata yapmış olması,
 
• Gülen Hareketi mensubu olmayan insanları, FETÖ’cü olarak ihbar ettirip açığa almak, ihraç etmek, mahkûm ettirmek ve bunu farklı kesimlere yaymak,
 
• Sendikalar ile siyasal iktidarı karşı karşıya getirebilecek ÅŸekilde komplolar kurmak,
 
• DoÄŸu’daki aÅŸiretleri rahatsız edecek uygulamalar yapılmasını saÄŸlayarak devlete karşı kırgın hale getirmek,
 
• Spor kulüplerini karşı karşıya ya da spor kulüpleri ile siyasal iktidarı karşı karşıya getirerek gerilimi artırmak,
 
• Vakıflar, dernekler, gönüllü kuruluÅŸlar arasında ayırımcılık yapılmasını saÄŸlayarak küskünler, kırgınlar zümresini artırmak,
 
• Lise ve üniversitelerde gençliÄŸi tahrik edecek uygulamalar yapılmasını saÄŸlamak,
 
• Etnik fay hatlarını (Türk-Kürt, Türk-Ermeni, Türk-Rum gibi) harekete geçirecek provokasyonlar yapmak,
 
• Dini ve mezhepsel fay hatlarını (Müslüman-Hıristiyan, Müslüman-Süryani; Alevi-Sünni; Sünni-Åžii gibi) harekete geçirecek provokasyonlar yapmak,
 
• Suriyeli göçmenlerle yerli halk arasında fay hattı oluÅŸturup harekete geçirmek,
 
• Laik-antilaik fay hattını harekete geçirebilecek provokasyonlar yapmak,
 
• YaÅŸam tarzına müdahale provokasyonları yaparak gerilim artırmak,
 
• Ordu ile polisi, ordu ile siyasal iktidarı karşı karşıya getirecek tuzaklar kurmak.
 
Kutlu Peygamberin şu emrini milletçe unutmayalım:
“Sevindirin, nefret ettirmeyin, kolaylaÅŸtırın, zorlaÅŸtırmayın.” 
“Uyumlu olun, ihtilâf etmeyin, teskin edin, nefret ettirmeyin.”(1) 
 
Kaynaklar:

Etiketler :

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.